Tecrübeli Esnaf Mehmet Akbulut ile: Sındırgı'nın ve Türkiye'nin, Dünden Bugüne Mobilya & Beyaz Eşya Ticareti

                                                            Herkese Merhaba (:

* İlk röportajım olması dolayısı ile Enişteme ( Mehmet Akbulut ) çok teşekkür ediyorum. * 


  Burak: Öncelikle hoş geldiniz. Akbulut Ticaret faal olarak ne zamandır var ve siz mobilya & beyaz eşya sektörüne gireli ne kadar oldu? Sektöre girişiniz ve zamanında bu işe başlarken beklentileriniz nelerdi?

 Mehmet Akbulut: Teşekkür ederim. Akbulut Ticaret 1950'de sektöre girdi. Ben ise 1991 yılında aktif şekilde piyasada rol almaya başladım. O zamanki beklentilerim yaş, sektörde yeni oluşum, Sındırgı'nın piyasa darlığı sebepleri ile fazla değildi. Zaten o zamanlar mobilyalara ulaşmak da zordu. Çevremizde İnegöl / Bursa ve Karabağlar / İzmir gibi üretim yerleri vardı mobilya alabileceğimiz. Ama dediğim gibi imkanlar genel olarak kısıtlıydı.

* Sizin ilk yıllarınızdaki Akbulut Ticaret satış alanları ile bugünkü satış alanları arasında nasıl farklar var? Yani mağazadaki ticaret hacmi ne yönde değişti? İlk yıllarda mağazada satılan, ama şu an piyasada olmayan neler var mesela? Olmayanların yerini hangi yeni ürünler aldı?

- 1990'lı yıllar ile birlikte sektör büyümeye başladı. Bizden önce esasen manifatura ve konfeksiyon işi vardı. Bu işi yapanlar zamanla mobilya & beyaz eşya sektörüne girmeyi tercih etti. Yani esas değişim, ürün değişiminden ziyade, mobilya & beyaz eşya ticaretinin, hacminin büyümesi ile oldu.

* Mobilya & beyaz eşya mağazasının işleyiş şekli nasıldır? Ürünler nerelerden, hangi şartlarla alınır, nasıl ve neye göre seçilir? Tasarımsal olarak nelere dikkat edilir bu ürünlerde, yani ürünün Akbulut Ticaret'te satılabilmesi için hangi kriterleri taşıması gerekir?

- Önceden az sayıdaki üretim yerine (İnegöl / Bursa gibi ) gidip, mobilyaları beğenir ve anlaştığımız aracılar ile mağazamıza getirirdik. Bu şartlarda mobilya & beyaz eşyayı getirmek çok zordu. Ama sonrasında 1996 - 1998 civarında markalar dönemi başladı. Bu markalaşma ile mobilya ve beyaz eşyaya ulaşım kolaylaştı. Büyük markalar mobilya ve beyaz eşyalarını, mağazalara kendileri getirmeye başladılar. Biz ise mağazamızdan ürün kataloglarına bakarak, satmak istediğimiz ürünlere kolayca erişim sağladık. Esasen firmalar satacakları bölgeye göre katalog tasarlıyorlar. Yani bize gelen katalog ile İzmir'deki mağazaya giden katalog aynı değil. Tasarımsal süreç ise bu katalogların yönlendirmesi ile gelişiyor genel olarak. Sındırgı'da köklü bir firmayız. Bunun getirisi olarak pek çok birinci sınıf marka ile çalıştık. Ama alım gücünü de göz önüne alarak, çalıştığımız firmalar konusunda bazı değişimler de yaşadık. Lakin her koşulda 'İyi Ürün' esas satma kriterimiz oldu.

* Peki ekonomik faktörler nasıl etkiliyor ticaretinizi? Mesela ufak bir ilçede mobilya & beyaz eşya ticareti yapmak ile büyük şehirde yapmak arasında çok fark var. Zira en başta talep farkı var. Siz bu değerlendirmeyi neye göre yapıyorsunuz? İlçede ticaret yapmak ile büyük şehirde ticaret yapmanın farkları nelerdir genel olarak?

- Büyük şehirde ticaret yapsaydık, her şeyden önce tercihler değişirdi. Talep değişeceği için, bizim ticaretimizin hacmi de değişirdi. İzmir gibi bir yerde belki daha çok büyüyebilirdik. Tam olarak doğru örnek olmasa da, marketlerin büyük şehirlerde talep doğrultusunda büyüdüğünü biliyoruz. 2000'lerin başında tütünün kazandırmamaya başladığı bir dönem var. Yani halkın alım gücü gözle görülür şekilde düştü. Mesela biz o dönemde, buradan İzmir'e - İstanbul'a işçi olarak giden gençlere satış yaptık. Bir ara ticaretimiz böyle gerçekleşti ve biz de bu doğrultuda mağazada bir değişim yaşadık. Yine aynı dönemde birinci sınıf markaların baskısını da hissettik. Alım gücünün azaldığı bu dönemde, her şey normalmiş gibi aynı çarkı ( maddi koşulları ) döndürmek istediler, yani mobilya & beyaz eşya almak zorlaştı. Yaşananlar doğrultusunda anlaşmalı olduğumuz markaları değiştirdik. Ama bunun neticesinde birkaç yıllık zorlu bir dönem oldu. Anlayacağınız, bu sektörde çalıştığınız markaları değiştirmekte zor olabiliyor. Ayrıca Sındırgı'nın göç vermesi ile ticaret alanımız da küçüldü tabii.

* Birinci sınıf mobilya & beyaz eşya markaları ile, bir alt seviyede kalan markalar arasındaki fark ne kadar büyük? Birinci sınıf ürünler bu kadar pahalı olmayı hak ediyor mu gerçekten?

- Artık kötü ürün yok denecek kadar az piyasada, hala nadir de olsa var tabii ama kalite tabanı genel olarak belirli bir seviyede sabitlendi. Birinci sınıf markalar ise gerçekten çok kaliteli, verilen paraya da değiyor. Daha pahalı ama daha iyiler. Kullandıkları malzemeler, ürün içindeki sünger, hepsi birinci sınıf. Bunlar da maliyet demek ve bu da satış fiyatının artması demek. İmkanı olan insanlar için bu markalar daha ideal diyebiliriz.

* Ekonomik faktörlere değinecek olursak, dünden bugüne değişen sektörde, ödeme koşulları nasıl mesela? Eskiden mi daha kolaydı ticaret yapmak, ya da şimdi mi daha kolay? Genel olarak nasıl oldu değişim. Mesela bir mobilya & beyaz eşya mağazası açmak eskiye göre ne kadar cazip? Ödeme şartları kolaylaştı mı zorlaştı mı? 

- Eskiye oranla köyler boşaldı. Köyler dolu olsa satış imkanımız artacak tabii. Bu şartlarda Sındırgı'daki ticari hayat için zorlaştı demek doğru olur. Eskiden daha kolaydı. Mobilya & beyaz eşya alabileceğimiz yer çoğaldı ama satabilme ihtimalimiz azaldı. 2000'den sonra daha da zorlaştı bu işler zaten. Yine eskiye oranla kalite arttı ama satış hacminin pozitifliği tartışılır. Genel olarak bu işi yapmak zorlaştı diyebiliriz.

* Bugünkü şartlarda mobilya & beyaz eşya sektörüne girmek isteyen bir girişimciye nasıl tavsiyeleriniz olur? Yatırım yaparken nelere dikkat etsin, neleri göze alsın?

- İyi markalarla çalışsın. İnsanlar uzun garanti süreleri istiyor, bu faktöre göre firmalar seçsin. Kırsalda çevre edinmiş olması da çok önemli. Ayrıca halı, perde ticareti de yapsın. 200 bin lira civarında sermaye ile kırsalda çok rahat bu iş alanına girebilir. Ama en önemlisi güvenilir olması, insanların güvenini kazanabilmesi.

Mehmet Akbulut
Akbulut Ticaret Mağazası'nda


* Mobilya sektörünün son 15 - 20 yılda Türkiye'de daha da geliştiği ve piyasadaki ticaret hacminin büyüdüğü söyleniyor. Türkiye'de mobilya sektörü konum olarak neredeydi ve nerelere gelir? Piyasanın nabzını tutan biri olarak, genel gidişat nasıl?

- Ekonomi normal seyrinde devam ederse, mobilya sektörü daha da büyüyecek. Mesela kur farkı bizim sektörü de çok etkiledi. Eğer kur farkı gibi ekonomi dalgalanmalarını kontrol edebilirsek, mobilyanın daha gidecek çok yolu var. Mesela eşim bile 4 - 5 sene aynı eşyayı kullanınca değiştirelim demeye başlıyor. Ama bazı insanlar ise bana şöyle derdi, '' Senden aldığımız koltukta 20 senedir oturuyoruz. ''
 Artık bunlarda değişiyor. İnsanlar genel olarak daha fazla alıyor, yeni olsun istiyor. Tüketim ekonomisi var artık. İnsanlar bu bakış açısına sahip.

* Benim de bu konuda şöyle bir anım var. İstanbul'da özel bir hastanede hemşirelik yapıyordum. Orada tanıştığım Personel Tekin Abi vardı. Asgari ücret ile çalışıyordu. Ama 15 çift marka ayakkabısı vardı. Aldığı maaşı büyük oranda ihtiyacı olmayan şeylere harcıyordu.

* Peki bu sektör size neler kattı? İlk başladığınız günden bu yana ne gibi değişimlere sebep oldu karakterinizde? Müşteriler ile ilişkiniz olsun, büyük firmalar ile ilişkiniz olsun, ne gibi tecrübeler getirdi size?

- Bazı firmalar önce kendini düşünür. Biz burada onun memuru gibiyizdir. Zamanla bunları öğrenip, ticari manada potansiyelimi daha iyi kullanmaya başladım.

* Doğrusuyla yanlışıyla yılların birikimi. Binlerce iş, binlerce diyalog, iyi - kötü / az - çok yaşanmışlıklar. Bunları genel olarak düşündüğünüzde neleri farklı yapmak isterdiniz? Ticaret açısından, hayat açısından, şunu daha farklı yapabilirdim ya da şu olaylardan çok daha farklı sonuçlar alabilirdim dediğiniz oluyor mu?

- Bazı firmalarla hiç çalışmak istemezdim. Bunlar banka sistemi gibi çalışan firmalar, ticari serbestliğini kısıtlıyorlar. Sizi genel anlamda yıpratıyorlar ve bu işten zevk almanızı engelliyorlar. Yani birinci sınıf firmalarla çalışma şartları çok ağır ve onlarla uzlaşmak gerçekten zor olabiliyor.

* Bu sektörde yaşanmışlıklarınızın nihayetinde, dünyaya bir daha gelseniz, yine bu şekilde mobilya & beyaz eşya üzerine ticaret yapmak ister miydiniz?  Meslek olarak tekrar seçer miydiniz mobilya & beyaz eşya esnaflığını?

- Mobilya çok güzel. Beyaz eşya konusu ise çok sıkıntılı, ticareti zor.

* Köylere, ilçeye ve yeri geliyor uzaklara ticaret yapıyorsunuz. Ama bunları mağazaya seçip alan sizsiniz. Böyle bakınca, hayatlarına alacakları eşyaları, sizin seçtikleriniz arasından beğenip, kendi evlerinde onlara yer veriyorlar. Bu çok güzel bir duygu değil mi?

- Kesinlikle öyle.

* Son olarak benim bahsetmediğim ama konuşulması gerekenler varsa söyleyebilirsiniz.

- Bu işte maddi anlamda iyi bir kazanç var ama mağazanızın konumu ve büyüklüğü çok önemli. Mağazanızın estetiği çok önemli. Fiyatlar daha makul olsaydı da, ticaret yapan herkes rahat etseydi. Ben isterim ki, önce mobilyayı seçsinler, sonra fiyatta anlaşalım. Ama bugünkü ekonomik şartlarda bu pek mümkün olmuyor.

* Röportajlarımda herkese soracağım klasik bir soru var. Sizi en çok etkileyen üç film, kitap ya da dizi?

-
Çağrı ( Film )
- Hz.Yusuf ( Dizi )
- Davam ( Kitap ) ( Yazar: Necmettin Erbakan )






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder