“Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.”
- Orhan Veli
Yeditepe İstanbul dizisindeki Yusuf’u bilir misiniz? Aidiyet kavramını sorgulaması ve bir şair olma yolundaki telaşıyla farklı bir nahifliği vardır…
Esasen ise Yusuf’un yaşı 35 olmuştur ama daha hiçbir şey yaşamamıştır! Bu yüzden de kara kara düşünür, özellikle de yolun yarısının ağırlığıyla… Sorgunun temel sebebi ise ince sızıları ile ilgilidir! Ki öyle sızılardır ki bunlar, Yusuf’un aidiyetini baştan aşağı sarsmaktadırlar… Sonra mahalleye biri taşınır, 35 yaş şiirine ait olamayan Yusuf, adeta Orhan Veli olmak ister ve epeyce yaklaştığını hisseder; yani aidiyetine, bugüne kadar anlamsız gelen arayışlarının cevaplarına, sızılarından kaçışına…
Peki şairler böyledir de biz şair olmayanlar çok mu farklıyızdır? Neticede şairlerin dizeleri, bazen bizim aidiyetlerimize de ışık tutmazlar mı? E o zaman nedir ki zamanı aşıp şair olmayanlara dahi gelebilen, hikâyeleri büyüleyen, insanlığı var eden?
Aslına bakarsanız; yani bana kalsa, aidiyet kelimesinin sözlük anlamını bir çırpıda değiştiriverirdim! Çünkü bilirim ki bekleyiştir, insanlığın nahif hislerinin en kadim kelimesi… Ve aidiyet ise zaten herkesin bekledikleri ile ilgili ortak bir anlam taşır, taşımıştır, taşıyacaktır…
“Anlatamayız beklediklerimizi
Olacakmış gibi olmasından yılmışız
Ya da nice nahiflerin söylediğini
Orhan, Yusuf, Cahit, Burak
E hep mi birbirine karıştırmışız
Vazgeçer gibi olduğumuz aidiyetlerimizi”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder