Hayat, taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp giderken, bir şekilde kaybolmuyor muyuz? Bu tüketim çağının başrolü olarak, esasen biz de tükenmiyor muyuz?
Peki gerçekten böyle olmak zorunda mı? Sürekli bir şeylerin peşine takılmalı mı? Yani para, kariyer ya da ne çeşit hırslara - endişelere sahipsek… Bunları gerçekten biz mi istiyoruz, yoksa ideal hayat pusulamız epey şaştı mı?
Aslında bu
soruların cevapları tamamen kişilere göre değişiyor ama ideal bir hayat için
olmazsa olmaz olan şeyler, kendini gerçekleştirmek ve içindeki çocuğa sahip
çıkmaktan geçiyor. Zira içimizdeki ses dışında her şeyi susturduğumuzda; ne
istediğimizi, nelerle mutlu olacağımızı en iyi biz biliyoruz! Gerisi ise
kaybolmaktan, ideallerimizin ne olduğunu unutmaktan ibaret…
Arkadaşlarımızın
kariyerleri, çevremizin bizden beklentileri, panik olunca yüreğimize düşen
keşkeler… Aslen bu süreçlerin hepsi bizden bağımsız… Yani bizim hayat pusulamızın
tam aksi yöndeler ve zaten bu sebeple de farkında olmadan ideal hayatlarımızdan
uzaklaşıyor ve sessizleşiyoruz…
İdeal hayatlarımıza
giden yegâne yol ise tükettikçe tükenmenin, hayatın hızı ve kavgasının tam tersi
istikametinde, kendi içimizde!