Güzel Filmlerim: Nadide Hayat



''Biraz rüzgar essin, biraz biz uçalım.
Bakacağız, bulacağız bir yolunu elbet.''


 İç sesimiz; kaplumbağalar gibi yavaş yavaş ama aynı şekilde de adım adım gösterir gitmemiz gereken yolu. Tabii gitmeye cesaret edebilirsek!

 Nadide Hayat Filmi; adından da anlaşıldığı gibi, hayatın kendisine dikkat çekiyor. Peki ya Nadide Hayat, ya da Nadide Hayatlarımız, ne kadar bize ait?

 Toplumda yaşamanın getirileri olarak, istemsizce de olsa belirli bir algıya sahip oluyoruz. Bu algı kurallarımızı koyuyor, sınırlarımızı belirliyor ve de bizi kandırıyor. Evet, bizi kandırıyor!

 Aslında kural ya da sınır yok. Alıştığımız kolay seçimler, belirli alternatifler ve kendimizi zorlamamak var. Yani hesapta olanı yaşamak ve bundan rahatsız olmamak...

 Eşini kaybeden 50'li yaşlardaki Nadide Hanım; çevresinin kendisine uygun gördüğü rollerin hiçbirini yaşamak istemiyor. Nadide'nin tek bir derdi var, kendi olmak ve hayatının geri kalanını kendi istediği şekilde yaşamak!

 Bu amaçla yeni hayatı için beklenenden farklı arayışlara yönelen Nadide'ye, çocukları dahil herkes ön yargı ile yaklaşıyor. Film, başından sonuna kadar ön yargılarla dolu. Üstelik öğretmeninden öğrencisine, hepimiz yargılıyoruz Nadide'yi! Ve sürekli olarak 'sınırların belirlenmiş olduğunu, ona yakışanı daha iyi bildiğimizi' iddia ediyoruz. İşte tam da bu noktada Çağan Irmak tarzını görüyoruz. Masalsılığı, gerçeğin değişimine vesile eden Irmak, kaplumbağaların yol göstermesi ile 'belkiler gemisine' bindiriyor Nadide'yi.

Belkiler gemisi... Mavi ufuk... Bir takım beklentiler!



 Evet, Nadide'nin peşini bırakmıyoruz. Kara ya da deniz gözetmeksizin Nadide'ye rol biçmeye devam ediyoruz. Ama Nadide'de bizden daha inatçı bir şekilde kaplumbağaların peşini bırakmıyor!

 Nadide ile çıktığımız bu çetin yolculuk, nihayetinde bizi değiştirmeye başlıyor. Çünkü anlıyoruz ki, Nadide bizim göremediğimiz bir şeyler görüyor ve yolculuk ilerledikçe bizim gözlerimiz de açılıyor, kaplumbağaların varlığının farkına varmaya başlıyoruz. Yani evet, bu bir uyanış... 

Uyanıyoruz!


 Nadide arayışta olan kişiydi, ama uyanan biz oluyoruz. Filmin samimi dünyası ve duraksamayan akıcılığı ile hayatın nadideliğine şahit oluyor ve şaşırıyoruz. 

 Çağan Irmak; bize, bizi gösteriyor. Anlıyoruz ki her şey çok daha renkli ve çok daha güzel olabiliyor. Nadide Hanım ve Kaplumbağaları, umudu ve yeni bir hayatı temsil etmek üzere iç sesimize göz kırpıyor. Bizde sıramızın geldiğini anlayıp, iç sesimize kulak veriyoruz. Gitmeye cesaret ediyoruz...


Veeee

Nadide hayatlarımızın masmavi denizlerinde, Yusuf Kaptanın sözleri rotalarımızı belirliyor...

''Her şeyin sonunda insanın kalbi kırılır. Mühim olan o sona kadar neler yaşadığımız. Hayat, deneyip yanıldıklarımızdır.''